Bir Chianti'den beklediğimiz yumuşaklığıyıla bizi büyülemesi ve şarabı yudumladığımızda 'işte ihtiyacım buydu' dedirtmesidir. Sangiovese üzümlerinden üretilen şaraplar zayıf gövdeli, kompleks meyvemsi tatları ve hoş kokularıyla su gibi akıp giden özelliklere sahiptirler. Çok kaba benzetmeyle Öküzgözü'nü andırırlar. Benim gözlemlerime göre öküzgözü şaraplarına kıyasla asiditesi daha az ancak meyvemsi özellikleri daha fazla.
Türkiye'de yerli üzümlerden yapılan şaraplardan bir çoğunu denedikten sonra İtalyanlar'la devam etmek istiyoruz ve ilk durağımız Leccioni Frescobaldi. Klasik bir Chianti.
Bardakta iz bırakmayan berrak yakut renginde ışıl ışıl parlıyor. Ön burunda kırmızı meyve kokuları sıcak bir merhaba diyor. Aklımıza İtalya'da bizi kendimizden geçiren sofra şarapları geliyor. Tabii ki ön yargılıyız: İtalya'da ağzımızın suyu aka aka içtiğimiz 7-8 euroluk şarapların yanında Türkiye'de marketten aldığımız bu şarabın omuzlarındaki yük şu an için çok fazla.
İlk yudumda beklediğimiz zayıf gövde yuvarlanmış tanenlerle en azından aklımızda yer etmiş olan sangiovese esintilerini elde ediyoruz. 2010 olması sebebiyle yuvarlanmış tanenleri yine hafif zayıflamış asidite takip ediyor. Yani kısacası iyi bir dengeden bahsetmek mümkün.
Damakta ise çilek ve kirazımsı tadlar almayı başarıyoruz. Şarabın su gibi akıp giden yapısı sebebiyle bitim keyifli ancak kısa.
Zeytinyağlılar ve hafif peynirlerle önerebileceğim bu şarap dengeli ve başarılı ancak bildiğimiz Chianti'ler arasında gayet sıradan. Türkiye'de marketlerde bulmak da güzel bir avantaj. Çok daha iyisini bulabileceğimiz umuduyla İtalyan denemelerimize devam etmek üzere bu şaraba geçer not veriyoruz.
Puan: 7
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder